Gülay: Canım toparla artık kendini, ne olur. Belki de, bir daha görüşmemek için buluşmuştur o kızla, ne bileyim. Mutlaka bir açıklaması vardır.
Melda: Buna gerçekten inanıyor musun?
Gülay: Yani hemen en kötüsünü düşünme diye.
Melda: Nasıl bir kızdı söylesene? Çok mu güzel?
Gülay: Ne önemi var? Düşünme bunları.
Melda: Hayır, Söyle! Ne olur bilmek istiyorum!
Gülay: Sen çok daha güzelsin, inan bana.
Melda: Ne yapıyorlardı? Çok mu samimiydiler? Sarıldılar mı ne olur söyle?
Gülay: Kendine acı çektirmek mi istiyorsun?
Melda: Lütfen, Gülay! Söyle.
Gülay: Hayır, sadece konuşuyorlardı.
Melda: Hayır! Yalan söylüyorsun. Kapıda yüzün bembeyaz olmuştu.
Gülay: Yakıştıramadım Harun'a. O yüzdendir.
Melda: Neye benziyordu kız? Anlat ne olur?
Gülay: Yeter artık Melda! Seninle boy ölçüşemez. Kimbilir nasıl kanına girdi Harun'un?
Melda: Gülay, ne yapıcam ben? Bununla nasıl başa çıkacağım?
Gülay: Sen, güçlü bir kızsın, sakın unutma!
Melda: Harun'u da o kızıda, öldürmek geliyor içimden!
Gülay: Saçmalama Melda!
Melda: Herşey için sağol, Gülay. Annem, arabayı gördüyse merak eder şimdi.
Gülay: Melda!
Melda: Efendim?
Gülay: Sakın, öfkeyle harekete kalkışma olur mu? Önce sakinleş, sonra düşün.
Melda: Denerim.
Gülay: Bu adiliği nasıl yaparsın Eda! Nasıl? Önce, sakinleş, sonra düşün. Önce, sakinleş, sonra düşün